aksesuar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
aksesuar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ekim 2013 Perşembe

Akımsal moda: "Baroque" bu işleri...

Belli alanlarda belli kelimelerin revaçta olduğu dönemlerden gelip geçiyoruz, ancak son bir kaç yıldır moda ile ilintili alanların takipçisi iseniz çok sık duyduğunuz bir kelimeye odaklanmanızı istiyorum. Baroque ya da dilimize geçmiş telaffuzu ile "barok". Peki oldukça aşina olduğumuz bu kelimeyi kullanırken anlatmak istediğimizin yanında kapsadığı başka anlamlardan da haberdar mıyız bir düşünelim. 

Sanat akımlarını tanımlarken, ya da periyodik bir tarihçe içerisinde belirtirken büyük sıkıntılar yaşanabileceğini savunan bir görüşüm var, çünkü sanat, siyaset, felsefe ya da kısmi ya da tam olarak sözel bölümlerin aniden değişime uğrayıp akım oluşturduklarını düşünmek kadar yersiz bir tutum olamayacağı aşikar. Bu düşünceyi daha da somutlaştırabilmek adına bardak örneğini kullanmak istiyorum, dönemleri birer bardak, sanatçıları, düşünürleri vb kişileri de çeşitli sıvılar olarak düşünelim, nasıl ki su içmek için kullandığımız su bardağı, kahve içmek için kupalarımız, Türk kahvesi için fincanlarımız, rakı için rakı bardağımız form ve derinlik - genişlik bakımından farklıysalar sanatçılar yakın oldukları dönemlere göre sınıflandırılıyorlar ya da "dolduruluyorlar." Doldurulmak işin espri boyutu olsa da işleyiş az çok böyle. Dönemlere ve akım öncülerine karşı nasıl bir tutum sergileyeceğimizi kavradıktan sonra gelelim Barok dönemin sanat tarihi içerisindeki kapsadığı yere...

Sanatın tarihsel sürecinde gelişen ve tekniksel anlamda yeni yetiler kazanan sanat ile üslupsal zevklerin getirdiği beğenilerin farklı bir yöne savrulması bu süreçte belli kırılmalara ya da değişimlere sebep olarak dönemsel ayrılıkları oluşturuyor. Tabi bu durumu sadece beğeni ve üslupsal değişimler ile açıklamak yetersiz kalsa da sosyolojik incelemelere indiğimizde iş çıkılmaz bir hal alacağından biz şimdilik beğeniler ve üslupsal değişimleri göz önünde bulunduralım. Barok sanatta böyle bir üslupsal arayış ile beğenilerin kırılma noktasında Rönesans'tan sonra ortaya çıkan akımlardan biri, tabi arada Maniyerist anlayış olan hazırlayıcı bir dönemin varlığını da bilmek gerek. Barok'un çocukluğu olarak ortaya çıkan Maniyerizm, Rönesans'ın benimsediği klasik anlayış, simetri ve ölçü gibi kalıplara tamamen karşı olarak benimsenmiş zıtlıklar birleşkesidir. Maniyerizm ile gelen deformasyonlar Barok üslubunda biraz daha yumuşayarak yerini ölçüsel asimetriye bırakmış ve Rönesans'ın renk skalası bir kenara bırakılarak koyu toprak tonları, kırmızılar adeta göze sokmak istenircesine vurgulu bir şekilde kullanılmıştır. Figürlerde de renkler gibi duygular da çok belirgin işlenerek esere bakan kişiye birebir aktarılmaya çalışılmıştır. 

Maniyerizm denildiğinde akla ilk gelmesi gereken isim ressam El Greco, Barok dendiğinde ise ressam Rubens ve Rembrant, heykeltraş olarak da Bernini'dir.


































El Greco - The Opening of the Fifth Seal of the Apocalypse (1608-1614): El Greco'nun en bilindik eserlerinden olan bu "5. Mührün Açılışı" tablosu Maniyerizm'i algılayabilmek adına en açık örneklerden biridir. Bahsi geçen deformasyon, orantısızlık ve renk kullanımının Rönesans zevki ile tamamen zıt oluşu önemlidir. 




































Peter Paul Rubens - Fall of the Man (1628-1628): Barok tarzın öncülerinden sayılan ressam Rubens'in "Cennetten Kovuluş" olarak aktarabileceğimiz bu eseri de Barok özelliklerini önemli ölçüde vurgulayan bir örnektir. Rönesans'a karşı oluşan tepkilerin ve karşı çıkmanın bir sonucu olan simetri ve oranlardan kaçınma ya da idealize formları baz almamanın en güzel aktarımı olsa gerek. Rönesans döneminde işlenen kaslı, ideal ve fit insan vücudu ile göbekli Adem ve kalçaları geniş göğüsleri küçük Havva karşılaştırıldığında üslubun ne denli değişmiş olduğu ortaya çıkıyor. 





























Rembrandt - The Night Watch (1642): Barok dönemin olgunlaşmış meyvelerinden biri sayılan "Gece Nöbeti" isimli bu eser aslında tuhaf bir hikayeye sahip, eserin isminin Gece Nöbeti olması ve gece algısı uyandırması üzerine çekilen koyu renk vernik ile alakalı. Ne olursa olsun ışık gölge, renk seçimleri, yüz ifadelerindeki netlikler ile Barok ihtişamını aktarmasına engel hiçbir unsur yok. Rembrandt'a ait farklı bilgiler ve gözlemler edinmek isterseniz Nightwatching adlı 2007 yapımı filmi izlemenizi öneririm. Film hakkında bilgi için linke bir tık yeterli. 




Bernini: Heykel sanatı akla geldiğinde dönem ne olursa olsun Bernini'yi en başta telaffuz etmek gerektiğine inanıyorum. Sanatçıyı özetleyen bir eserini paylaşmaktansa hakkında bilgi veren bu uzun ama bir o kadar da görsel anlamda doyurucu belgeseli paylaşmak istedim. Ayrıca Vatikan'daki San Pietro Kilisesinin avlusunu yarım daire olarak çevreleyen revakların üzerini süsleyen muhteşem heykellerin sahibidir kendisi. Belgeseli izlemeye vaktim yok diyenler için alternatif görsel linkine tıklamak yeterli.

Gelelim moda ile Barok birleşimine... Uzun uzadıya akımın yansımalarından bahsetmeyeceğim, temel noktalara değinirken epey bir uzattığımın farkındayım. Buyrun modayı etkileyen barok akımın örneklerindeki gizemleri de siz yorumlayın...






























































































































































































Devamını Oku

27 Eylül 2013 Cuma

Takının Michelangelo'su: Selda Okutan

Takı denildiğinde çocukluğumun birikimlerinden kaynaklı mıdır bilmem aklıma hep Trabzon burması, hasır kelepçe, kündekari kemer ve çeyrek altınlarla donatılmış gelinler gelir. Tabi bu gelinlerin boynundan metre ile sarkıtılmış kurdeleler, takı sırasındaki insanların huysuzluğu, gelinin önüne gelen herkesin elindeki altını uzatırken yaşadığı üzüntü ve bu üzüntüyü saklamak için yüzlerinde yarattıkları sahte tebessümler... Çocukluğum aile düğünlerinde bu tür gözlemler yaparak kendini o andan soyutlamak ile geçti, ve şimdi fark ediyorum ki soyutlamanın yanı sıra somutlaşmış düşüncelere sahip olmama neden de olmuş.

Yaşadığımız coğrafyanın algılarımıza etkisinin büyük olduğunu hep bu örnek ile kendime hatırlatırım. Yine hatırlatmalar ile dolu bir günden sesleniyorum size. İşin şakası bir yana gerçeklik payının olma ihtimali de yüksek, bu ihtimal çerçevesinde takı ve takı familyasından pek haz ettiğim söylenemez. Ancak karşıma çıkıp bir fotoğrafı 5 dakika incelememe sebep olan Selda Okutan tasarımlarından sonra sanırım bu düşüncemi kırmaya ve Selda Hanım gibi bu işi sanatsal bir çizgide yürütmeye kendini adamış kişileri bilmeye ve incelemeye zaman ayıracağım. Bu yazının doğuş hikayesi de böyle işte, bir tasarımcının insanın algısına dokunması, kendisine hayran bırakmaktan öte diğer tasarımcılar için de bilme arzusu yaratması... Umuyorum ki siz de benim gibi yoğun beğeniler ile Selda Okutan tasarımlarına sahip çıkar, görsel hafızanızda onlar için küçük ama hak ettikleri sıcak bir alanı ayırırsınız.

























Devamını Oku
Tema resimleri sndr tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.

© 2011 Maddenin Sanat Hali, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena