23 Temmuz 2013 Salı

Neoklasisizm ışığında: Erol Albayrak 2012 Defilesi

Neoklasisizmin ışığına sığınarak ilerleyeceğim geçmiş yılın defilesi olan 2012 Erol Albayrak koleksiyonu ile neoklasik akımını bağdaştırmak ilk etapta yadırganabilir, ancak neoklasik tavırların sanatı etkilemesi ile Erol Albayrak koleksiyonunun kendi içerisinde yarattığı etki ile moda dünyasına olan etkisi karşılaştırıldığında, seçtiğim akımın ne denli yerli ve tutarlı olduğunu görmüş olacağımızı umut ediyorum.

Neoklasisizm akımı, Türkçe'ye Yeni-Klasikçilik olarak geçmiş ve sanatın evriminde büyük rol üstlenmiş Avrupa'da doğan ve egemen olan, 19. yüzyıl başında Rokoko sanat akımının reddi ile güdülenerek kendini çerçevesini belirleyen geçmişin günümüze uyarlanmasında önemli etkiler ve eserler yaratılmasına olanak sağlayan bir sanat akımıdır kelime anlamıyla... Akım aslında 18. yüzyılda egemen olan Aydınlanma ve Fransız Devrimi ile sıkı bir bağ içerisinde oluşmuş ve yalnız geçmişte kalan üslupları canlandırmakla kalmamış, aynı zamanda hem modern hem de değerlerine sahip çıkan bir toplum yaratmak için araç olarak sanatı kullanmayı seçmiştir. 

Hal böyle iken, Afrika ve Uzakdoğu ile Asya'nın ve Avrasya olarak sayılan ülkemizde yarattığı görselliğin ürünlerini de Erol Albayrak'ın defilesinde neoklasizm akımı eşliğinde seyredildiğini düşünüyorum. Her ne kadar yaptığım araştırmalarda Erol Bey'in defilesini sadece Afrika ve Uzakdoğu esintileri ile sınırladığına yönelik yorumlar ile karşılaşmış olsam da, kendisinin vizyonunun buna izin vermeyeceğini çok iyi biliyorum, çünkü Erol Bey bir moda tasarımcısından ziyade bir sosyolog gibi toplumları etkileyen unsurları ve bu etkiler ile yarattıkları kültürü başka kültürler ve toplumlar ile harmanlayıp kendi yarattığı çoğulcu kültür tasarımlarında modaseverlere sunmayı seviyor. 

Konuyu çok dallandırıp budaklandırmaktan hoşlanmıyorum, ancak neoklasisizm akımının öncülerinden ve benim de sıkı bir hayranı olduğum Jacques-Louis David'in eserlerine örnek oluşturması açısından yer vermek istiyorum. 

 Resimlerin tek tek isimlerine yer vermiyorum ancak merak edenler Jacques-Louis David linkinden göz atabilirler.


 Görüldüğü gibi J.L. David'in kadın temalı eserlerindeki kıyafet detayları antikite özelliklerini koruyan ancak bir o kadar da yeni döneme uyarlanmış olarak yansıtılan kıyafetler olarak tuvallerde kadınların zarafetini yoğun bir biçimde seyirciye aktarma unsuru olarak yerlerini almışlar.

Tabi Neoklasisizm Avrupa sanatında etkin rol üstlenirken dönem modasına da değinmeden geçmek olmaz, detaylı olmamakla birlikte üstün körü dönemi değerlendirecek olursak 1750'lerle beraber, kıyafetlerde dantel ve hafif kumaşların kullanılması eteklerde daha rahat bir duruşa sebep olmuş, dökümlü ve dalgalanan kumaşlar kadınların bedeniyle dans edercesine salınır hale gelmiştir. Kumaşlarda öne çıkan işlemecilik genelde aristokrat kesimin giyim kuşamında altın ve gümüş işlemeler ile karşımıza çıkmakta. Desen olarak da bol miktarda çiçek tercih ediliyordu, Hindistan'dan kaçak olarak getirilen pamuklu kumaşlar oldukça tercih edilirdi.
Bu döneme damgasını vuran Madame de Pompadour sayesinde Çin motifleri, (ejderhalar vb.) modanın önemli unsurları haline gelmişlerdi, Uzakdoğu etkisi kıyafetten mobilyaya, halıya, yelpazelere kadar ulaşarak dönem beğenisinde zirveye oturdu. Abartılı tarzların öncüsü Madame de Pompadour sayesinde kadın saç stillerinde de abartılı değişimler görüldü, rozetler, tüyler, kuşlar, üzümler saçların vazgeçilmez süs eşyaları oldular, şapkalar da tabi ki bu abartıdan nasibini alarak kale şeklinde, çiçek sepeti, yelkenli gemi şeklinde yapılarak dikkat çekici halde döneme damgasını vurdular.

Madame de Pompadour 



 Erol Albayrak başlığı ile başlayan yazı, tarihsel sürecin ayrıntıları ile boğulduysa bu benim hatam, ancak konu ressamlar ve sanat tarihinin modayla olan birleşimi ise her tür ayrıntıyı aktarmak isterken buluyorum kendimi. Neyse konuya dönecek olursak.. 2012 defilesinde Erol Bey'in de aynı detaycılığı sergilediğini hissediyorum, o yüzden güzel ayrıntılarda aynı bilgilerde beynimizi ve düşsel dünyamızı zorladığımızı düşününce ufak bir tebessüm etmeden alıkoyamıyorum kendimi. Erol Bey'in tasarımlarına göz atalım ve Erol Bey'in Madame de Pompadour'ları ile tanışma keyfine varalım...











Şimdi Jacques Louis David'in kadın temalı eserlerine bakıp, Erol Bey'in tasarımları ile bağlantı kurduğunuzu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, bunu söylemek zaten tasarımcıya çok büyük bir hakaret olur. Erol Bey'in tasarımları ile J. L. David'in eserleri ortak paralellikte farklı çağların farklı öncüleri olarak değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi ile ele alınırsa, günümüz J. L. David'ini yani Erol Albayrak'ı anlamanın daha mümkün olacağını düşünüyorum. İlk başlarda neoklasisizm akımını tanımlarken kullandığım "... geçmişte kalan üslupları canlandırmakla kalmamış, aynı zamanda hem modern hem de değerlerine sahip çıkan bir toplum yaratmak için araç olarak sanatı kullanmayı seçmiştir." cümlesi tam olarak Erol Bey'in günümüzde yapmaya çalıştığı bir sosyolojik moda tasarımcılığını anlatıyor bana göre. Bu noktayı ele alarak neoklasisizm üzerinden yaklaştığım tasarımcının da değerlerini koruyan ancak bunu sadece belli bir "milli sınır" içerisindeki topluluğu şekillendirmek amacı gütmeden, global vizyonda ele aldığı kültürler arası etkileşimlerin ya da düşsel dünyasında eşleştirdiği kültürlerin izlerini koruyarak değerlerine sahip çıkan bir dünya toplumu yaratma arzusu olduğunu söylemek en güzel tespit olur. 

Tabi ki bu koleksiyonu sadece 18. yüzyıl ile sınırlamak da büyük hatalara sebebiyet verecek bir düşünce olur, koleksiyonu irdelerken ele alınacak bir çok dönem ve unsur var misal 1920'lerden Çarliston modasına, balolardan, 1930'ların dünyayı yeniden şekillendirmeye çalışan kadınlarının 2. Dünya Savaşı sonrasında modaya verdikleri rotanın seyrinden daha bir çok noktaya değinilebilir ancak ben neoklasisizm ve Jacques Louis David'le harmanladığım bir bakış açısının izinde ilerlemeyi seçtiğim için diğer noktalara değinmeden geçtim. Kim bilir diğer noktalara da bir gün değinme fırsatı yakalarım.

Kumaş kıvrımları her daim hür ve coşkulu olan tasarımların sahibi Erol Albayrak'ın diğer koleksiyonlarına yönelik yazılarımı da en kısa zamanda paylaşmak ümidiyle. 

Sanat ve moda ışığı ile aydınlanan günler dilerim... 
Devamını Oku
Tema resimleri sndr tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.

© 2011 Maddenin Sanat Hali, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena