17 Mayıs 2013 Cuma

Sanat ve tekerrür...


Çağlar boyu yaşadığımız dünyayı daha anlamlı kılan sanat olgusu, günümüz dünyasının da onca karmaşıklığına, politikalarla örülmüş örümcek ağlarına, kimyasal yapaylıklarına karşı sarılabileceğimiz tek dal olma görevini sürdürüyor. 

Peki sanat, kendini sürekli güncel tutmasından beslenen bir kavram iken, tarihsel bütünlükte kendini yineliyor mu diye düşündüğüm bir andayım. 

Öykünmelerin her dönem içerisinde olduğunu biliyoruz, olmazsa bağımsız bir sanattan bahsetmemiz gerekeceğini, ve bunun ne denli etkili olacağını bilemiyorum. Köklerini M.Ö. 30,000'lere kadar dayandırabileceğimiz sanat, çağımızda aynı kökten beslenen orman olmuş durumda. 

Her ne kadar baltalara sahip insanların, heykellere ucube, operaya bağırtı şeklinde yaklaştığına tanık olan bir kuşak olsak da, bu ormanın yok edilip yerine "söz gelimi" AVM'ler yapılabileceğini hayal edemiyoruz. 

Ortaçağ'dan günümüze sanatı her daim kısıtlayan din adamları ve siyasasi unsurların, sahip oldukları kürsülerde yön tayin edici rol üstlenmiş olmalarına rağmen, sanat kendi tohumunu başka coğrafyaların topraklarında filizlendirip, tekrar toprağına sıkı sıkı tutunmayı bilmiştir, bu yüzden içim rahat. 

Tekerrür edecek olan sanatın kazanması, elbet yaşanacak, buharlaşan su asla buhar olarak kalmadığı gibi, sanat atmosferinde daha da yoğunlaşacağı kesin. 

Tekerrürler, kavramların değerini anlamak için bir bakıma güzel, ancak buharlaşan su zerreciklerinin sadece kırk ikindi yağmurlarını değil, muson yağmurlarını oluşturduğunu ve bazen önüne geçen ne varsa silip yok ettiğini de unutmamak gerek.


0 yorum:

Yorum Gönder

Tema resimleri sndr tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.

© 2011 Maddenin Sanat Hali, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena